© SineKulis 2018
Biz insanlar güzel günler için yaşarız. Hep bir umutla. Kötü olayları, haberleri, sözleri sevmeyiz. Kendimizi ne mutlu ediyorsa ona koşarız. Tabi ki de haklıyız. Aslında mutluluğu bulmak bu kadar zor olmamalı. Zor da değil aslında. Küçücük şeylerle mutlu olmasını bilmeli insanoğlu. Yoksa daha çok ağlarız.
Büyüklerimiz geçmiş yılların daha güzel olduğundan bahseder hep. 1960 ve 1990’lı yıllardır heyecanın ve “asıl mutluluğun” yaşandığı yıllar.
O yıllarda filmlere konu olmuş şarkıları ele almak istiyorum. Mesela Kemal SUNAL’ ın “Çöpçüler Kralı” filminde Özdemir ERDOĞAN’ in “Gurbet” şarkısını dinledikçe hiç o yıllarda yaşamamış olamama rağmen içimi bir mutluluk hissi kaplıyor. “Aldırma gönül, İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız, Bu ne dünya kardeşim.” bu şarkılar Türk sinemasında yer almış şarkılar.
En önemlisi de hepsinin bir yaşanmışlığı var. Bir defa daha filmlerde kullanılan şarkıların önemi gösteriyor kendini. Filmler eskisi kadar izlenmese bile şarkılar “ben buradayım, sana o yıllarda ki mutluluğu aşılayacağım.” diyor. Dediğini de yapıyor. Eski saflığı, mutluluğu unutmamak dileğiyle…
Aslında yeşilçam fimlerini güzel yapan şeyin tam bir uyum içinde kurgulanmış olmasıdır. Dönemin sosyal kültürel durumunu gerek senaryosu gerekse müzik ve oyunculuklarda ustaca kullanılması bunun en büyük göstergesidir. Günümüz sinemasının en büyük sorunu popüler kültürün en etkin şekilde sinemanın içine girmiş olması gerek müzikler gerekse oyunculuklar samimiyetten uzak ve sığ halkta karşılığı olmayan geçmişinden kopuk ürünler ortaya çıkarıyor. Bunu çöpçüler kralından örneklemek gerekirse; kemal sunal’ın kedileri mahalleden atmaya calısması, cingene çocuklarının çöplerden malzeme toplamaya kalkması,mahalledeki kadınlar,mahallelinin kemal sunal’ı şener şen’e karşı kıskırtmaları, Erdal Özyagcılar’ın bitirim ağabey tiplemesi, İhsan Yüce’nin Uyanık kayınpeder tiplemesi, Ayşen Gruda’nın devlet memuruyla evlenen kadının dünyası kurtulur tiplemesi çok iyi ve hepside Türkiye’deki mahalle ve mahalle insanı kavramının senaryo yazarı tarafından çok iyi gözlemlendiğini gösterir. Şener Şen ise dışarıda sert, evde anasının kuzusu,annesinden öldüresiye nefret etsede yüzüne bi şey diyemeyen bi tipi canlandırmıştır.